Hey team! 🌍
Ürün ekibinin müthiş bir fikirle toplantıya girdiği, gözlerinin heyecandan parladığı o anları hatırlıyor musunuz? “Yeni özellikler, kullanıcıyı daha da mutlu edecek geliştirmeler ve büyük bir lansman…” Ama sonra, o olur ya, toplantının köşesinde oturan bir yazılımcı derin bir nefes alır ve “Olmaz…” der. İşte, ürün ekiplerinin kabusu “o olmazcı” yazılımcılar sahnede!
O Olmazcı Kimdir?
“O olmazcı” yazılımcı (derneği kurulsa başkanı olurum 🤪), her projede, her şirkette karşımıza çıkan o yazılımcıdır. Ürün ekibinin ortaya attığı yenilikçi ve heyecan verici her fikre bir “olmaz” diyerek cevap verir. Ama yanlış anlaşılmasın; bu, o yazılımcının huysuz, olumsuz veya tembel olduğundan değil. Aslında, tam tersi: Onlar, bir işin gerçekten yapılabilir olduğundan emin olmak için anında zihninde binlerce satır kodu çalıştıran, muhtemel hata senaryolarını ve performans problemlerini anında görebilen dahilerden biridir! (ben kıllığına yapıyorum 🤪)
Ama maalesef, “olmaz” kelimesi ürün ekibinin moralini yerle bir eder.
Ürün Ekiplerinin Kabusu
Ürün ekiplerinin bakış açısına göre, yazılımcıların “olmaz” demesi, onların heyecanlarını ve yenilikçi ruhlarını baltalayan bir darbe gibidir. “Olmaz” kelimesi, yaratıcı fikirlerin üstüne serilen soğuk bir buz gibi gelebilir. Peki ya bu aslında bir yardım çığlığıysa? Ya yazılımcılar sadece, projelerin son kullanıcıya mükemmel bir şekilde ulaşması için gerekli olan binlerce teknik ayrıntıyı düşünüyorsa?
Bir ürün ekibinin en büyük hayali, fikirlerinin hızla hayata geçirilmesidir. Ancak yazılımcıların karşılaştığı teknik zorluklar, bu süreci yavaşlatabilir. Ürün ekibi “Kullanıcı profilini kişiselleştirelim!” diye önerdiğinde, yazılımcının aklında aniden güvenlik açıkları, performans düşüşleri ve beklenmedik hatalar canlanır.
Yazılımcının Bakış Açısı
Yazılımcılar, hızla çözüm bulmaya ve teknik olarak her detayı düşünmeye odaklanmıştır. Çoğu zaman, çözüm odaklı bir yaklaşımla “olmaz” dediklerinde, aslında “Bu şekilde olmaz ama başka bir yolu olabilir” demek istemektedirler. Ancak, hızlı düşünmek bazen düşündüğün ile anlattığın arasında farklara sebep olabilir. Hızlı düşünme ve anlatma arasındaki bu kopukluk, yanlış anlaşılmalara neden olabilir.
Yazılımcılar genellikle bir problemi hızla analiz eder ve mevcut teknoloji yığını, sistem mimarisi ve kullanıcı gereksinimlerine göre anında bir yargıya varır. Ancak, bu yargının arkasındaki mantığı ifade etmek bazen zor olabilir. “Olmaz” aslında “Bir dakika, bu sorunu en iyi şekilde çözmenin yolunu bulmalıyım” anlamına gelir.
Çözüm: Köprüleri Kurmak
Peki, bu iki ekip arasındaki bu anlaşmazlıkları nasıl çözebiliriz? İşte bazı öneriler:
1.Açık İletişim: Ürün ekipleri ve yazılımcılar birbirlerini anlamak için daha fazla zaman ayırmalı. “Olmaz” kelimesinin ardındaki endişeleri anlamak ve bu endişeleri gidermek için açık bir diyalog kurulmalıdır.
2.Prototipleme ve Hızlı Testler: Bir fikrin uygulanabilir olup olmadığını görmek için küçük prototipler ve hızlı testler yapılabilir. Bu, hem ürün ekiplerinin hem de yazılımcıların fikirlerini görselleştirmesine yardımcı olabilir.
3*.Esprili Yaklaşımlar:* Ekiplerin birbirleriyle olan etkileşimlerini daha keyifli hale getirmek için mizahi bir dil kullanmak, gergin anları hafifletebilir. Örneğin, toplantı odasının duvarında “O olmazcı’nın Günlüğü” köşesi açılabilir ve yazılımcıların “olmaz” deme nedenleri esprili bir dille paylaşılabilir.
Velhasıl Kelam …
Yazılım ekipleri ve ürün ekipleri aslında aynı hedefe doğru ilerleyen iki farklı dünyadır.Kullanıcılara en iyi deneyimi sunmak. Ancak bu yolculukta, farklı düşünme şekilleri ve öncelikler bazen çatışmalara yol açabilir. “O olmazcı” yazılımcılar, aslında projelerin başarıya ulaşması için gerekli olan teknik bilginin ve analitik düşüncenin savunucularıdır. Ürün ekipleri ise kullanıcı odaklı düşünmenin ve yenilikçiliğin temsilcileridir.
İletişim, mizah ve karşılıklı anlayış ile bu iki dünyayı bir araya getirmek mümkün. Unutulmamalıdır ki, “olmaz” her zaman son söz değildir; bazen sadece “biraz daha düşünelim” demektir. Her iki ekip de birbirlerinin perspektiflerini anlamaya çalıştıkça, bu zorlu süreçler daha az stresli, daha eğlenceli ve kesinlikle daha verimli hale gelecektir.
Ve unutmayalım, bir sonraki toplantıda “olmaz” diyen yazılımcıya bir kahve ısmarlamak her zaman işe yarar!